İş hayatı, eğitimler, nöbetler derken yine bir akşam
nöbetimde uzun uzun düşünürken, kafam da deli sorular geçerken kapıdan hasır
şapkası, gözlükleri ile tatlı bir bayan içeri girdi. Değerli hocam Nur Onur
idi. Sunuculuk, yönetmenlik, proje yapımcılığı, yazarlık gibi bir çok alanda
kendisini görmek mümkün. Kendisi o kadar mütevazi, sohbeti keyifli ki…Hoş beş
derken içeceklerimizi yudumlarken hedefler, hayaller, eğitimler derken bir ara
bloğumdan bahsettim. Farklı olmaktan bahsetti. Klişe alanlarla değil farklı
olmak konusunda tavsiyeleri oldu. Sohbetimiz keyifle ilerlerken moda, belgesel
çekimleri, keyifli anıları ile kendime not aldığım anlar oldu. Başarının asla
tesadüf olmadığını çalışmak ve istikrarlı olmaktan geçtiğini bir kez daha anladım.
Kahvevarsa diyerek hocamın tavsiyelerine kulak veriyordum. Tavsiyelerinden
biriside Kahve ve Kahvehaneler (Ralph S. Hattox )kitabı idi. Keyifle okuduğum bu kitapta
kahvehanelerde kahvenin hazırlanması konusunda değinmek istiyorum.(RALPH
S.HATTOX 72,S.73,74.75)
Mahalle içi kahve dükkanları ile şehir kahvehaneleri belirli
ortak fiziksel özellikler taşımaktaydı. Eskiden müşteriler duvarlar boyunca
uzanan peyke ya da sedirlerde otururlarmış. Kahveyi hazırlamak için üç temel
malzeme gerekli imiş. Su, öğütülmüş kahve, ve katkı maddeleri. Pişirme
tariflerinin ve tanımlarının çoğunda gerekli malzeme olarak yalnız kahve ve su
sayılmaktadır. Thevenot’un kahvehanelerde kahvenin büyük kazanlarda
pişirildiğine ilişkin sözleri okura biraz tuhaf gelebilir, çünkü günümüzde
kahve hemen her zaman her müşteri için taze olarak ya da en azından işlek bir
kahvehane de birkaç dakika da tüketilebilecek kadar az miktarda pişirilir.
Kahve genellikle sıcak tutulduğunda ciddi bir tat bozulmasına uğrayan
dayanıksız bir içecektir ve bu durum Ortadoğu kahvesi için geçerlidir.
Doğu Akdeniz’de kahve pişirmek için bakırdan yapılmış iç ve
dış tarafı kalaylanmış ve Fransa ‘da henüz benzerlerini göremediğimiz oldukça
özgün bir tasarıma sahip bir tür kap kullanıyorlar. Bu kap ibrik diye anılıyor
ve böylece uygun daha çabuk kaynamasını sağlıyor.
Thevenot standart kahve hazırlama yönetimini çok iyi
anlatıyor. Kahve içmek istediklerinde ibrik denen özel yapılmış bir kap alıp
suyla doldurduktan sonra kaynamak üzere ateşe koyuyorlar. Kaynayan suya toz
halindeki kahveyi katıyorlar. Her üç fincan su için tepeleme dolu bir kahve
kullanıyorlar. Su yeniden kaynadığında kabın ateşten çarçabuk çekilmesi
gerekir, yoksa içinde hızla yükselen kahve taşar. Bu şekilde on ya da on iki
kez kaynamaya bırakıldıktan sonra kahve porselen fincanlara boşaltılıyor.
Vesselam, keyifle okuduğum kitabın ardından daha bilinmeyen
o kadar gerçekler var ki… En azından farklı düşünceleri okudukça insan kendini
mutlu hissediyor. En güzeli de bu satırları sonlandırırken bir anne sözü
kulağıma geliyor; kahveyi pişirirken üç kere de taşıncaya kadar pişirilip
servis yapılır. Kahvenizi hazırlayın… Keyifli içimleriniz olsun efenim…
Yorumlar
Yorum Gönder